Bugün maalesef birçok kişi İslam'a girerken yanında cahiliye huylarını da getiriyor, hatta sımsıkı sarılıp bir türlü bırakmıyor. Tevhidi öğreniyor, tağutları reddediyor, şirkten uzak duruyor. Ama bir de bakıyorsunuz ki aynı kişiler daha önce cimriyse yine cimri, yalancıysa yine yalancı, sahtekârsa yine sahtekâr, ağzı bozuksa yine ağzı bozuk, kaba sabaysa yine kaba saba, ahlaksızsa yine ahlaksız, hasetse yine haset, dedikoducuysa yine dedikoducu, söz tutmayan birisiyse yine söz tutmayan birisi, ukalaysa yine ukala, kibirliyse yine kibirli olarak kalıyor. Yıllar yılları kovalıyor ama değişen hiçbir şey olmuyor. Kısacası bu tip kişiler sadece bilgi sahibi olmaya odaklanıyor ama cahiliye huylarından arınmayı hiç düşünmüyorlar. Evet, bilgi edinmek tabi ki önemlidir. Ama o bilgi pratiğe dökülmüyor, kişi İslam ahlakını kuşanmıyor, cahiliye huylarından arınmıyorsa o bilginin ne faydası olabilir? Kur'an'daki tabirle o kişi kitap yüklü eşeklere benzemez mi? Hatta kalp temizliğine önem verilmezse o bilgi kişide kibre yol açar ki onun da sonu felakettir. Temiz kalbin önemi Kur'an'da şöyle belirtilmiştir: "O gün, ne mal fayda verir ne de oğullar. Ancak Allah'a selim (sağlam ve temiz) bir kalp ile gelen (hariç)." (Şuarâ Suresi 88-89. Ayetler) Ayrıca Allah Rasulü Hz. Muhammed (s.a.v.)'e insanların en üstünü/iyisi sorulduğunda şöyle söylediği rivayet edilmiştir: "İçinde kötülük, haksızlık, kin ve haset olmayan arınmış kalp ve takva sahibi kimsedir." Maalesef kalplerin arındırılmasına yeterince önem vermememiz, dini sadece tağutu red, namaz, oruç gibi birkaç noktaya hapsetmemiz, Allah'ın diğer emir ve yasaklarını
Bugün maalesef birçok kişi İslam'a girerken yanında cahiliye huylarını da getiriyor, hatta sımsıkı sarılıp bir türlü bırakmıyor. Tevhidi öğreniyor, tağutları reddediyor, şirkten uzak duruyor. Ama bir de bakıyorsunuz ki aynı kişiler daha önce cimriyse yine cimri, yalancıysa yine yalancı, sahtekârsa yine sahtekâr, ağzı bozuksa yine ağzı bozuk, kaba sabaysa yine kaba saba, ahlaksızsa yine ahlaksız, hasetse yine haset, dedikoducuysa yine dedikoducu, söz tutmayan birisiyse yine söz tutmayan birisi, ukalaysa yine ukala, kibirliyse yine kibirli olarak kalıyor. Yıllar yılları kovalıyor ama değişen hiçbir şey olmuyor. Kısacası bu tip kişiler sadece bilgi sahibi olmaya odaklanıyor ama cahiliye huylarından arınmayı hiç düşünmüyorlar. Evet, bilgi edinmek tabi ki önemlidir. Ama o bilgi pratiğe dökülmüyor, kişi İslam ahlakını kuşanmıyor, cahiliye huylarından arınmıyorsa o bilginin ne faydası olabilir? Kur'an'daki tabirle o kişi kitap yüklü eşeklere benzemez mi? Hatta kalp temizliğine önem verilmezse o bilgi kişide kibre yol açar ki onun da sonu felakettir. Temiz kalbin önemi Kur'an'da şöyle belirtilmiştir: "O gün, ne mal fayda verir ne de oğullar. Ancak Allah'a selim (sağlam ve temiz) bir kalp ile gelen (hariç)." (Şuarâ Suresi 88-89. Ayetler) Ayrıca Allah Rasulü Hz. Muhammed (s.a.v.)'e insanların en üstünü/iyisi sorulduğunda şöyle söylediği rivayet edilmiştir: "İçinde kötülük, haksızlık, kin ve haset olmayan arınmış kalp ve takva sahibi kimsedir." Maalesef kalplerin arındırılmasına yeterince önem vermememiz, dini sadece tağutu red, namaz, oruç gibi birkaç noktaya hapsetmemiz, Allah'ın diğer emir ve yasaklarını